25.08.2014 / Pazartesi
Bugün tam (dolu dolu) 40 haftalık hamileyim. Kontrole gittik, Fatih Bey'e. Çatı kontrolü yaptı ve hiç açılma olmadığını söyledi. "Aralık başlangıçlılar doğurdu, sen Kasım'sın hala birşey yok" dedi. Bebek içerde fazla kalırsa sağlığı riske girermiş, kordon dolonabilir, dışkısını yapabilirmiş. Ayrıca Cuma-Cumartesi-Pazar Fatih Bey Edremit'e gidecekmiş. Acil bir durum olsa kendi doktorum doğurtmayacak, başkası olacaktı. Bu risklerin hiçbirini alamazdık. Fatih Bey "İstersen sezeryanla alalım, hiç sıkıntıya sokma kendini de bebeği de" dedi. "Sezeryan" kelimesini duyunca dünyam başıma yıkılmıştı. Ben kendimi buna hazırlamamıştım. 10 ay boyunca normal doğum videoları izledim sırf kendimi hazırlamak, neyle karşılacağımı bilmek için. Ama hiç sezeryan izlemedim. Ne olduğunu bilme / izleme gereği duymadım. Hiç istemiyordum sezeryan olmak. O gün biraz ağlamaklı oldum ama kızımın sağlığı için kabul etmekten başka çarem yoktu. Asıl planım Beko'yla birlikte doğuma girmekti, o bana destek olacaktı, elimi tutup, benimle nefes alıp verecekti. Ve kızımızı birlikte kucağımıza alacaktık, doğum fotoğrafları çekilecekti. Bunların hepsi bitti bir anda çünkü sezeryanda kimseyi içeri almıyorlar. Hemen ertesi gün 13:00 için randevu aldı Fatih Bey...
26.08.2014 / Salı
Salı günü sabah 8'e kadar kahvaltı yapıp, 11'de hastaneye gittik. Kan tahlili yapıp, hemen ameliyata hazırladılar beni. Tam 13:00'da aldılar ameliyathaneye. Çok gergindim, çok korktum...

Sonra kızımı getirdiler. Onunla ilk temasımız, ilk buluşma, tanışma anımız çok özeldi... Çok heyecanlandım. Tarif edemeyeceğim b,r duygu seli aldı beni. Ve pek tabii ki canım kızımı kucağıma alır almaz ağlamaya başladım. Hatta onu odada hemşirenin kucağında görür görmez başladım ağlamaya. O an kelimelerin kifayetsiz kaldığı andı...



Canım kızım...Aylardır merakla, heyecanla seni bekliyordum. Kokunu içime çekmeyi özlemle içime çekmeyi bekliyordum. Ve şimdi o an geldi. Ohhh mis gibi kokuyorsun, süt kokulum. Yumuşacık tenin, dokunmaya kıyamıyorum. Minicik ellerin, ayakların, güzel mi güzel yüzün, gözlerin... Hoşgeldin miniğim, hoşgeldin prensesim gönlümüzün en güzel köşesine. Aşkım, gönlümün sultanı, öpmeye, kokunu içime çekmeye doyamıyorum canım bebeğim benim!!!
Bu arada bir sürü ziyaretçimiz geldi. Okuldan arkadaşlarım, bizim tayfa, annemin arkadaşları, kuzenleri vs. Bugünü hayal meyal hatırlıyorum narkoz yüzünden. Birlaç sahne beliriyor aklımda kopuk kopuk o kadar. Sadece kızımla buluşma anımız ve sonrası çok net. Kızımı gördükten sonra ne narkoz kaldı ne ağrı ne de sancı. Canım kızımı kucağıma alınca herşeyi unuttum. Tatlım benim seni çok seviyorum :)
Bizim tayfa gelir gelmez oda parti havasına büründü. Hep birlikte odayı süslediler, sohbet muhabbet, komik fotolar derken şen şakrak geçti zaman. Canım Gizmom bana makyaj yapıp fotolarımızı çekti. Bitanem Handik'im elleriyle yemeğimi yedirdi. Biricik Pınar'cığım bana bebeğin gazı nasıl çıkartılırı, nasıl emziriliri öğretti. :) Canlarım benim çok şanslıyım sizin gibi dostlarım olduğu için. :)Sizleri çok seviyorum.
Tabii ki canım annemi unutmamalıyım. Başından beri yanımdan hiç ayrılmadıç Uykusuz kaldı, yoruldu, yine de başımdan hiç ayrılmadı. Diğer annem de aynı şekilde beni hiç yalnız bırakmadı. (babaannen) Binnuş da elinden gelen herşeyi yaptı. Hastanedeki ilk gecemizde annecim kaldı Beko'yla birlikte yanımda. O gece kızımız pek mızmızlandı. Biraz uyudu, biraz uyandı!
27.08.2014 / Çarşamba
İkinci gece de tam tersi uyudu, 5,5 saat hiç uyanmadı. Hemşireler gidip gelip 2 saatte bir emzirmem gerektiğini söylüyor ama tatlı kızım bir türlü uyanmıyor. Hastaneyi ayağa kaldırdık bu çocuk niye uyanmıyor diye. En son sabah doktoru geldi. Afşin Bey topuğuna parmağıyla vurarak uyandırdı kızımı, için cız etti. Zaten doktora bakışım tüm duygularımı açıkca ifade ediyordu. İkinci gün babası kızımın nufüs cüzdanını hemen çıkarttı, sosyal güvenlik kaydı yaptırttı. Artık o da resmi olarak da bir bireydi. Hastane odamıza yine bir çok sevenimiz geldi. Her gelen güzel dilekler, güzel dualar, hediyeler ve güler yüz bıraktı odamıza. Çok mutluyduk. Pınar'cığım geldi, fotoğraflarımızı çekti. Bu arada bu gece kızım uyurken elinin üzerinden, topuğundan kan alındı, yine de uyanmadı kuzum benim, uykucu güzelim :)
28.08.2014 / Perşembe
Üçüncü günün sabahı tüm kontrollerimizi geçirdikten sonra taburcu olduk saat 12:00'da. Ve evimize geldik!!! Bu kızımızın evimizdeki ilk günü. Evden 2 kişi çıkıp, 3 kişilik bir aile olarak döndük... Nasıl güzel, tatlı bir heyecandı anlatamam. Aşkımı öpüp koklaya koklaya bütün vakit nasıl geçti hiç anlamadım.
Zavallı babacık Beko klimadan hastalanmıştı ve hastalık sana bulaşmasın diye kendini üst katta karantinaya aldı...
Kızına hasret 2 gün/gece geçirdi. Kıyamam ona, çok çok üzüldü :(
O gece çok güzel geçti. Uykusuzluk hiç canımı yakmıyor. Kızımla yatıp, kızımla kalkıyorum. Onunla nefes alıyorum...
29.08.2014 / Cuma
Tatlı kızımızla evinizde 2.gecemiz. Tatlışım kendini uykudan alamıyor. 4-5 saat uyumadan asla uyanmıyor. Emzirmek için ciddi çaba sarf ediyorum. Tüm gün bu şekilde geçip gidiyor :)
30.08.2014 / Cumartesi
Kızım bugün daha düzenli emmeye başladı. En geç 2,5 saatte bir emiyor artık. Çok mutluyum. Nasıl bir duygudur bu ya, Defne Pera'm uyurken çok özlüyorum, o uyurken benim de uyumam gerekirken, ben oturup onu izliyorum...
Tatlışımın bugün göbek bağı düştü tam gece yarısı. Hemen hastaneyi , bebek odasını aradım. "Gözünüz aydın, yarın yıkayabilirsiniz" dediler. Oleyyy!!! :-) Ve işte bu da ilk banyonun linki.. Tıkla bitanem...
Bunlar da ilk haftanın fotoğrafları...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder