

















Biricik Prensesim, Defne Pera'm;
Uzun zamandır işlerimin yoğunluğu sebebiyle anılarını kaleme dökemiyorum, inan her akşam bir suçluluk duygusu kaplıyor içimi, mahcubiyet hissediyorum sana karşı, sanki görevimi eksik yapıyormuşum gibi geliyor. Umarım büyüdüğünde ve bu blogu, bu satırları okurken bana kızmazsın bir tanem, çiçeğim, hayatımın anlamı, büyülü masal kahramanım benim...
Koca bebiş oldun, bugün tam 16 ay, 3 haftalıksın. Artık iyice dilin sökülmeye başladı. Bundan yaklaşık bir ay evvel benim babamın arkasından "Dede dittiiii.." demiştin, "dede gitti" manasında. Zaten bitti, gitti, atti, atta gibi kelimeleri sıklıkla kullanıyorsun ama bu sanki ilk cümlen oldu :) Öylesine cana yakın, öylesine sosyal bir bebeksin ki anlatamam. Her gördüğüne el sallıyorsun, öpücük atıyorsun, sokakta pusetinden etrafı selamlıyorsun. İnsanların ilgisinden ve sana hayran hayran bakıp "Maşaallah" demesinden ve teşekkür etmekten yol alamıyoruz. :) Bir duvar veya kapı arkasına saklanıp "Ceee eeeee" diye oyun yapıyorsun. Biz de sana karşılık verip saklandığımızda kahkahalara boğuluyorsun. Geçen gün arabamızla annen ben ve sen Beylerbeyi'ne kahvaltıya gittik. Dönüşte arabada uyudun, biz de senin uykun bölünmesin diye bir benzinciye girdik, biz de uyuyakalmışız. Belli bir zaman sonra uyandın ve "Ceeee eeeeee!!!" dedin. Kahkahalarla uyandık. Bir bebek, bir insan ceeeee eeeee diye uyanır mı ya, ne kadar komik bir andı anlatamam :)
Artık iyiden iyiye bize duygularını gösteriyorsun, gelip gelip bizi öpüyorsun. Geçen gün dizimi çarptım ve canım yandı, yüzümde acı bir ifade oluştu. Dönüp bana baktın ve canımın acıdığını gördün. Koşarak yanıma geldin, dizimi öptün, "ciciiii ciciiii" yaptın ve beni teselli ettin, biliyor musun gerçekten de bu öpücüğün içimi o kadar ısıttı ki gerçekten acım geçti :)
Gittiğimiz kahvaltı mekanında ilk kez şöyle bir hareket yaptın; ben masanın bir tarafındaydım, annişin de diğer tarafında oturuyordun. Sen ise masada oturuyordun. İkimizin enselerinden tutup başlarımızı masaya yatırdın ve başlarımızın üzerine kendi başını koydun ailecek sevgi çiçeği olduk.
Yine aynı gün (16.01.2016) Cumartesi sabahı 07.05 'te uyandın, hemen koşarak yatağına gittim, kollarını açtın, seni kucağıma alıp bizim yatağımıza götürdüm, orada keyif yatışı yaptık ailecek, sonra "Annnniiiiii, annniiiii" diyerek uyandın, o kadar sevimliydi ki anlatamam.
Bir de favori kelimelerin var;
Aydede (Behzat Dede, Şağdan Dede ve bir çok büyük insan için )
Meme (emzik için)
Manne, Mumu (Babaanne, Binnur manasında)
Annani (anneanne manasında bu, bundan eminiz)
Çiçeee (Çiçek)
Amiiii (amin manasında)
Bunlara ek olarak o an duyduğun ve tekrarladığın cümleler / kelimeler var. Mesela annen geçen gün altını temizlerken "Çiş mi yaptın?" demiş, sen de "Çiş mappım" gibisinden bir cevap vermişsin. Yavaş yavaş cümleler boy gösteriyor, o kadar çabuk büyüyorsun ki, zamanı durdurasım geliyor. Bir yandan da büyümeni izlemek dünyanın en güzel uzun metrajlı filmi sanki. Çok seviyorum seni, çoook!!! :) Seni ne kadar sevdiğimi sürekli söylüyorum sana ve sonra sana beni seviyor musun diye soruyorum, sen de gülerek kafanı sallıyorsun ve öpücük atıyorsun. Harika bir his seninle konuşmak, oyunlar oynamak, etkileşimde bulunmak...
Yine yazacağım bir tanem. Bu arada annişin 2 hafta önce çalışmaya başladı. Çalışmak zorundaydı, maddi anlamda çok sıkıştık, hiç başka şansımız kalmadı, aslında planımız annişinin sen 2 yaşına gelene kadar sana bizzat bakmasıydı ama malum hayat şartları bunu gerektirdi. Çok acı çekti annişin gecelerce ağladı, sakinleştiremedim onu. Neyse şimdi biraz daha iyi. Bu konu ile alakalı duygularını ve görüşlerini annişinden dinlemen daha iyi olacak. Seni çok seviyorum babasının bir tanesi, hayatımın aşkı, sonsuz sevgim benim...
Babişin...